“Hobim Geldi, Kaçılın!” Önermesi

“Yaş geçiyor bunu da yapmadan ölmeyelim gari” mottosuyla gelmişim derse. Diyorum ki “diyaframına kurban olduğum hocam, bana da el ver. Bir arya olmasa da iki dubleden sonra masadakilere bir Karadeniz türküsü söyleyebileyim.”

Bir şeyi seviyor olmak onu iş edinmek için sebep değil. 
Düşün mesela; müzikten inanılmaz keyif alıyorsun. Okudun, iş edindin. Başladın ders vermelere. % 100 mutlu olabilir misin? Her daim sana muhteşem cevherler gelmeyecek.

Allah’ım bu diyafram hakimiyetim ve billur sesimle dilerim ki -semtin tüm yeteneksizlerini toplayıp, kendime eziyet edeyim” dedin mi hiç?

Düşünsene beni. “Yaş geçiyor, bunu da yapmadan ölmeyelim gari” mottosuyla gelmişim derse. Diyorum ki “Diyaframına kurban olduğum hocam, bana da el ver. Bir arya olmasa da iki dubleden sonra masadakilere bir Karadeniz türküsü söyleyebileyim. Hatta azıcık naz edeyim de; ısrarla, zorla söyletsinler.”

Hayattaki amacıma bak. Bir de seninkini sorguluyorum utanmadan. Haha.. Ama kalem bende şekerim kusura bakma.

İlk derste; malzeme ne, kumaş nasıl anlamak istiyorsun. Bir kuple şarkı söylüyorum. Nakarattan sonra sen tam oh bitti rahatlaması, daha doğrusu gafleti içerisindeyken; hızımı alamayıp kafa seslerini de yapıyorum.

“Hmm hmm da hımm hım, dırırdırınım da dırıdırınım. Höydürü höydürü, yiey yieee!..”

Bir Şebnem Ferah çığlığı ile de taçlandırıyorum eserimi. Gözlerimi yumaraktan, oktavların zirvesine çıkıyorum.

Vu huu…huuuu….

Müzik kariyerine tek kulak devam edeceksin hoca…. Saygılar.

Bendeki cevheri görünce, en başından başlamaya karar veriyorsun.
– Aslı hanımcım, nota ile başlayalım. Nota?
-Kırma salata yaparım, domates-roka.
-La havle…
– Musikide bir makam mı var öyle?
Emekli ol emekli😊 Hayır, ben seni düşünüyorum. Başkasının hobisi senin fobin olmasın sonra.

Ya da inanılmaz yetenekli bir sporcusun, madalyalardan büfede bibloya yer kalmamış. Yetenekli spor sevdalılarına ilham olayım diyerek, başladın ders vermeye. Hayaller ile gerçekler tuttu mu birbirini? Büyük ihtimalle hayır. “Rab’bim! Şu spor sevgimi, göbek basen eritmek gayesiyle yanıp tutuşan kullarına adıyorum” diye heveslenip bunu amaç edindiysen o başka tabii. Beden kitle endeksinden bahsetmeye başlayacaksın -hocam ben borsaya karşıyım- diyerek, seni senden alacaklar haberin yok!

Bir de ressam ruhlular var. Saygım sonsuz. Şahsen ben; fırçaymış, boyaymış; elime aldım mı facianın izdüşümünü resmedebiliyorum sadece- ki o bile oldukça sürreal oluyor😊
Düşün şimdi. Muazzam yeteneklisin, kurs açtın. Ben de yeni hobi peşindeyim. Geldim öğrenci oldum.

Diyorum ki “öğret bana fırçasına kurban olduğum. Ahşap boyayalım, kara kalem çalışalım. Hatta, hadsiz özgüvenimin bana verdiği yetkiye dayanarak; yağlı boya da yapayım”. Ve ekliyorum “Üstadım, hocam, perspektif dediğin öyle bir şey değil. Kaynatamın baldızının oğlunun sünnetinde yedim ben. Böyle sütlü irmikli bir tatlı o.
-Hocam, hocam! Isırma o fırçaları. At kılından yapılıyor onlar. Iyggkk. Aaa çok resim yapmak sinir yapıyorsa demek.
Bence sevdiğiniz şeyi hiç bırakmayın. Yalnız, kimlerle çalışacağınızdan emin olmadan onu iş edinmeye de kalkmayın. İyisi mi kurslarınızı benim semtten uzakta açın da sizi sevdanızdan soğutmayayım.
Sağlıcakla ve mutlu kalınız efenim…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir