Sevdaluk Halleri

Sevdaluk Halleri

Sevdanın halleri üzerine üç beş laf dönüp duruyor kafamda. Yazmazsam kurtulamam malum.

Sınıflandırıp etiketleyince düzenli ve net oluyor her şey. Sınıflandıralım o vakit.

Çok seviyorum ölürüm onun için denilen haller-Ergenlik zamanlarıdır. Yaş ergenliği geçip hala bu yaklaşımda devam eden varsa, daha az Türk dizisi seyretmesini öneriyorum. Haftada en az bir kitap ve en az bir de hobi edinmesi, ruhen büyümesine faydalı olur.

Sevdanın s Hali- Bu dönem sarılıp “S” şeklinde kucaklaşarak geçirdiğin dönemdir. Yaşı-zamanı her bünyeye göre değişir. En makul ve paylaşımı karşılıklı olan dönemdir.

“Çok sevdim katlanıyorum” ise böööööööle orta yaşa henüz gelmemiş ama içi geçmiş, sevdayı gömmenin büyüme göstergesi olduğunu sanan zihniyet söylemidir. Bunun akabinde de “havalar da yağacak galiba, romatizmalarım azdı” filan diye devam eder. Bunu söylerken de yorgun bir eda ile battaniyeyi dizlerine örter. Arkanıza bakmadan kaçın:)

“O kadar çok seviyorum ki ölsün istiyorum” halleri orta yaş zamanıdır. Bir nevi geç ergenliktir. Sevmekten vazgeçemeyip, kötülüğü de görmeye takati kalmadığından, daha doğrusu gönlü yorulduğundan; ölsün de aman rahmetli de bık bık iyiydi, sırma saçlıydı, badem gözlüydü diye ağlaya ağlaya lokma döktüresi vardır.

“Seviyorum, ama onu sevmeyi eskisi kadar sevmiyorum” denilen zamanlar ise kemale ermiş bünyedir. Teşhis konur. Zaten bundan sonrasında su akar yolunu bulur, “bu yaralar da kurur” diyerek doğru yol bulunur.

Yolunuz doğru, yaralarınız kuru olsun. Lakin her daim sevdanız olsun.

Reenkarnasyonun Kurumsalı

Reenkarnasyonun Kurumsalı

25-32 Yaş Arasındaki Holdingimize Hayat Arkadaşı aranıyor……

Reenkarnasyon olsa ve bir daha dünyaya gelecek olsam; ben de kurumsal bir hayat isteyeceğim. Reenkarne olacaksam en kurumsalından olacağım vesselam!

“Kurumsal firmalara kiralıktır” ilanlarını görünce uzun uzun gülüyorum.

“Yapılan tetkiklerde çay ocağındaki Recai Bey’in muhasebe departmanındaki Ayşe Hanım’a -ablacım- diye hitap ettiği ve ayrıca Ayşe Hanım’ın da departman yöneticisine yazdığı rapor e-mailinde cc olarak üst yönetimin yer almadığı, bunun yanı sıra Lojistik departmanında son gerçekleşen iç denetimde saptanan minör hatalar için herhangi bir düzeltici önleyici faaliyet yapılmadığını saptadığımızdan; maalesef mülkümüzü size kiralayamam” mı diyeceksin?

Yapmayın annem! Yapmayın kuzum!

İlanın Türkçe meali şu “noooolur lütfen bir banka kiralasın da… buralar prim yapsın, malımın mülkümün değeri artsın”
Dürüstçe böyle yaz işte. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Bu ilan ses getirir.

Bu saçma ilanları kafaya taktım ve düşündüm. Kurumsallık arayışı daha saçma nerede uygulanabilir buldum.
Reenkarnasyon olsa ve bir daha dünyaya gelecek olsam; ben de kurumsal bir hayat isteyeceğim. Reenkarne olacaksam en kurumsalından olacağım vesselam!
Şimdi efendim; kurumsallık alanına girdiğimizde tabii ki her şey süreç değerlendirmeleri ile başlıyor. Yeni doğan süreci, bebeklik süreci, en zorlu aşama olan ERGENLİK süreci, gençlik, orta yaş ve henüz deneyimlemediğim diğer süreçler var.

Hayat denen üretim/tüketim döngüsündeki süreçlerde en önemli etken INSAN. SWOT analizinde bu önemli noktayı tespit edince karar verdim. Kurumsal reenkarne olmuş yeni hayatımdaki insan kaynakları için iş ilanları hazırladım. Bir kariyer sitesinden ilan verip adayları değerlendireceğim.

0/13 yaş arası Kurumsal İnsan Bünyesine Destek olacak beslenme ve sağlıklı yaşam koçu aranıyor
Tanım: Holdingimizde (narsist bünyeme ltd diyecek halim yok. Tabii ki Holding diye vereceğim ilanı) 13 yıllık bir projede görevlendirilmek üzere beslenme ve yaşam koçu aranıyor.

Günlük sevme ve doyurma rutinlerini takip edecek,
Düzenli uykunun sağlıklı yaşam üzerinde etkisinin bilincinde olan ve bu bağlamda yatağa gitmeyen müşteriyi “gece yatmak bilmiyorsun sabah kalkmak bilmiyorsun Allah’ın cezası” sloganı ile motive edecek/ya da bezdirecek,
Şirket dışı bağımsız denetim kuruluşlarının tetkiklerinde başarı elde edebilmek amacıyla “her gün denetim günü” disiplinini sağlayacak iç denetim yeteneklerine sahip, “ELALEM NE DER?” sloganını şiar edinmiş,

Aidiyet duygusu yüksek,

Komşunun oğlu okul birincisi olmuş, komşunun kızı ulusal resim yarışmasında dereceye girmiş vb. gibi piyasadaki rakipleri yakından takip ederek analizleri ile ekibi motive edecek
SS subayları -pardon yaşam koçları- aranıyor.

Müracaatların bizzat yapılması gerekmektedir. Bir eşi olmak ve ekip çalışmasına yatkın olmak tercih sebebidir.

13/16 yaş arası holdingimizin bünyesinde istihdam edilmek üzere ebeveynler aranıyor
Konusunda tecrübeli olmasa da olur. Zaten her bünyenin ergenliği farklı geçiyor,
Dönemsel Pazar analizlerini yaparak harçlık ödeneklerini zamanında ve piyasa şartlarında yapacak,
Sabır konusunda Yüksek Lisansa sahip
Mümkünse Evliya Sabrı Doktorası bulunan,
Her türlü yolsuzlukla başa çıkabilecek şekilde “sen giderken ben dönüyordum” mesajını astlarına hissettirerek yanlış yapmalarına engel olabilecek,
Ebeveynler işe alınacaktır. Müracaatlar ön eleme neticesinde mülakatla değerlendirmeye alınacaktır.

15/25 yaş arası holding bünyemize uygun Flörtler aranıyor
Holdingimizde dönemsel görevlendirilmek üzere flörtler aranıyor.
Adayların istihdamı stajyer kadrosundan yapılacaktır.
Nazik, sevecen, aidiyet duygusu yüksek stajyerler arasından romantizm performansına göre yapılacak değerlendirmeyle hayat arkadaşı departmanına terfi etme şansı bulunan adaylar tespit edilecektir.
Terfi aşamasında yapılacak değerlendirmede stajyerlik başvurusunda 5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz sorusuna “nikah masasında” şeklinde yanıt vermiş adaylar tercih sebebidir.
Kız olarak dünyaya geleceksem: bu adaylarda askerlik şartı bu yaş aralığı için aranmamaktadır.
Erkek olarak dünyaya geleceksem Kına diye tutturmaması ön şarttır. “Kına gecesi yapacağım, hüngür hüngür de ağlayacağım” diyen adaylar, zinhar değerlendirmeye alınmayacaktır.

25-32 Yaş Arasındaki Holdingimize Hayat Arkadaşı aranıyor
Mülakat aşamasından itibaren 5 yıllık kariyer planında nikah masasına oturmak olan,
Sabırlı, aidiyet duygusu yüksek,
Pazar ve rakip analizleri yapmayan
Görev tanımı dahilindeki sorumluluklarını yerine getiren,
Esnek sevişme saatlerine uyum sağlayabilecek,
Kriz anlarında “elbette gayet yakışmış” gibi söylemleri ile motive edici bir ekip lideri ruhuna sahip,
“Bu pantolonla bu gömlek olur mu?” gibi problemleri çözmek konusunda analitik düşünce tarzı ile ekip arkadaşına destek verebilecek,
Seyahat engeli bulunmayan,
En az 1, en fazla 2 çocuğun sorumluluğunu üstlenebilecek,
Holdingimizin “sakal ve/veya bıyık kesinlikle yasaktır” şeklindeki net yönetmeliğine uyum sağlayacak (Bay/Bayan)
Hayat Arkadaşı adayları ile mülakatlar yapılacaktır. Dönemlik değil, ömürlük bir pozisyondur. Kariyer değişikliği düşünen adayların başvurmaması rica olunur.

🙂 Aklıma ilk gelenler bunlar. Kurumsallık zor iş güzelim. Ömründeki tüm insanları düşünsene. Daha öğretmeni var, arkadaşı var, iş arkadaşı var, komşu var… Var da var.

Her biri için aranan nitelikler, görev sorumluluklar yazmaya kalksak 3 kere filan dünyaya gelmek lazım. Doğaçlama iyi böyle galiba.
Takılalım gitsin.

Biz sizi ararız:)

Eller Yukarı, Aşkta “Sonja” Çıkmazı

Eller Yukarı, Aşkta “Sonja” Çıkmazı

Çocukluğumdan hatırladığım bir film geldi aklıma. Kızıl Sonya.
Orjinali Red Sonja da, Türk işi Sonya olarak devam edeceğim.
Yaşıtlarım yani 25 lerinde olanlar hatırlar😊 Tamam işte 35 yaş üstünde anlaşalım, fazla da kurcalama.
Sonyacık muhteşem kızıl saçlıdır, süper savaşçıdır. Klasik film işte. Hafif Yeşilçam havası da vardı. “Nereye böyle güzelim” diyeni önce bir uyarır. Der ki ağzını topla ben dadaş kızıyım… He pardon yok, dur o bendim😊 Neyse der ki “bak geri bas, kanını elime bulaştırma”.  Hödükler devam edince kan revan parça pincik olurlar. O yılların filmlerinde bu hödüklerin elinde klasik kocaman büyükbaş butları olduğunu ve bunları söylerken bir yandan butu ısırıp bir yandan hunharca güldüklerini söylememe gerek yok. O dönem oyunculukta zirve buydu çünkü.
Neyse efenim… Böylece filmin başında anlaşılır ki Sonya’ya ters yapamazsın. Eli ağır, kılıcı keskindir kızcemizin. Filmin bir yerlerinde Barbar Conan’la flörtleşirler ama bizim esas kız ağzındaki baklayı çıkarır. Der ki “yapamam. Kendime söz verdim. Beni yenen bir erkeğe teslim olurum ancak.”
İşte tam da burası o çocuk aklımla bile beni bir germişti. Aa demiştim demek aşk fena bişi, seni alt edene ödediğin bir bedel, bir kefaret demek ki. Tamam belki annem hamileliğinde folik asiti az tüketmiştir. Şimdi bu salaklık seviyeme bakıp Sonyanın filminden aydınlanma beklediğimi hatırladıkça kendime şaşıyorum o ayrı mesele. Ama mesaj buydu işte. Aşk bir kefaretmiş. Böyle düz cümle açıklayınca kulağa manyakça geliyor değil mi?
Niye garipsedin şekerim. Çoğumuzda uygulama bu zaten. Sadece kılıflar uyduruyoruz.
En güçlü kadın bile kendini teslim etmek diye bir ezik hayal sahibidir. Öyle öğrenmiştir. Kızıl Sonya Barbar Conan’la savaşır ve beynine değil kas gücüne teslim olur. Neden? Bu o teslimiyeti daha mı az utanç kaynağı yapar?

Aşk teslim olmak ve almaktan mı ibarettir?
Öyleyse bu teslimiyeti neye karşılık yapmak daha az utanılırdır? Yaş geçiyor bahanesi yeter mi mesela önüne gelen ilk kısmete bağlanmak için? Yoksa güç, yeterli bir mazeret midir? Eğer öyleyse Einstein’a mı teslim olunmalı yoksa Ovaların Kurdu Cengizhan’a mı? Hangi güç daha üstün? Akıl, beden gücü, ekonomik güç?

Ya erkeğin kime teslim olması makul? Taşşşş gibi bir hatuna mı? Zehir gibi aklı olan bir kadına mı? Muhteşem yemekler yapıp, anaçlıkta zirveyi yaşayana mı? Bak bu sorunun cevabını biliyorum. Lafa gelince mutfakta aşçı, yatakta Emmanuella olana. Peki kaç erkek böyle bir destansı kadına teslim oldu? Yoktu da herkes daha azına mı razı oldu? Peki ölçü neydi, ne kadar azına razı olduk? Bu kadını hiç gören oldu mu? Hadi adamımız kanaatkar davrandı diyelim. Peki o taşşşş gibi Afrodit, azla yetinen bu sümsük erkeğin nesine teslim oldu?

Bunun da kılıfı (pardon izahati) var. Çok dolaştım pervane gibi, sonunda beni zapt etti. Yuları taktı. Kafa kola aldı. Tongaya bastık gibi gibi. Her cümlede izahat. Ne uğraşırsın? Niye kasarsın. AŞIK oldunuz. Hatta ileri götürüp çok afedersiniz ben bile oldum da diyebilirsin. Yine de kandırılmış olmak hemcinsleri arasında prim yapar. Kurbana dönüşür hemcinslerinin gözünde. İyi hal indirimi alır işte.

Kadın, nadiren kas gücüyle özne olur cümlelere, sıklıkla da acılara göğüs germesiyle.
Feda ettiği eksildiği kadar yükselir. Zinhar çoğalarak yükselemez. Evlerden ırak…Mutlaka kan ve gözyaşı içinde pişmiş olmalıdır(!) Tüm bunların verdiği gücü de ondan daha güçlü bir erkek bulunca teslim eder.
Gel de şişme. Gel de şu sorulara makul yanıtlar bul. Aşktan utanmak nedendir? Neden adı teslimiyettir? Değiş tokuş birbirini tamamlama gibi havalı cümleleri şarkılara söz yapıp, sigaraları tellendirip efkar pozları takınıyoruz. Eyvallah. Peki neden uygulamada teslim alıp/olduk diyerek şaşıyoruz?

“Şimdi bebeğim egonu yavaşça yere bırak. Hayır önce ben değil, sen!” diye uzayıp giden pazarlıklar… Önce kim sevdiğini söyledi hesapları nedendir? Aşk “Beni tam da kalbimden vurdu” gibi ölüme sebep bir saldırıyla eş tutuluyor.
Sevişme benzetmelerini hatırlayalım şimdi.
Güreş tutmak, sırtını mindere getirmek gibi güç ve alt etmeyle ilgilidir geneli.
Hastalıklı benzetmeler aslında. Egomuzun büyüklüğünü, çiğliğini yansıtıyorlar.
Bu tip benzetmelerin ortak noktası bir yenen, bir yenilen; bir kurban, bir de katil olması. Bu mudur gerçekten aşk? Tüketmeyince kıymeti neden kalmıyor? Nedir bu tükenme, kan ağlama/ağlatma bağımlılığımız? Filmde mesela. Sonyacık dövüştü de dövüştü Conan’la. Sonunda yenildi. Kısaca Conana aşık olabilmeye hak kazandı. Eee noldu bebeğim. Kılıç sallamaktan ikinizde de takat kalmadı. Yara bere, kan revan içinde yığıldınız yere. Hoş mu yani ilk öpücüğünüzün ter kokuları ve kan tadına bulanmış olması. Yazık.
Evlat sevgisini bile doğum sancısının fazlalığı, uykusuz geceler üzerinden ölçmek neden? Güzellikler sevilemez mi? Ya da daha iyisi SADECE sevilmez mi? Acı çekmediğin şeyi sevmeye hakkın olmaz mı? Madem bu kadar acılı, o zaman sevgimi hak ediyor saçmalığı nedir?
Biz kimiz de bizi hiçbir şey üzemez sıkamaz rahatımızdan edemez. Ve Maaaaaaaazallah ediyorsa sevilmeyi “ancak” hak eder. Biz bu kadar büyük müyüz? Nedir bizi bu kadar önemli kılan?
Sen onu ondan daha çok seversen “hiç olmasa” daha mı iyi olur?
“En çok seni sevdim” demek neden? Bir kalp sevmeyi kaç şekilde yapar? Öncekileri de senin kadar sevmiş olamaz mı? Sevdi diyelim, bu seni şu anda çok sevmesine engel mi? En çok seni sevdi diyelim peki bu; seni ilerleyen günlerde de çok seveceğinin garantisi mi? Korkma korkma, anı yaşa gitsin yahu😊
Daha öncekileri senden çok sevmiş olması neden korkutur? Belki çok değildir de sadece farklıdır. Sevmek yetenek. Herkeste farklı; bazı şanssızlarda hiç yok. Olmayanlar farkında değil. Bu şanssız güruh mazoşizm, sadizm, güç bağımlılığı gibi durumlarını aşk/sevgi sanıyorlar. Sevme yeteneğine sahip olanlarsa her gün öğreniyor, sevgisini biçimlendiriyor. Sevginin kütlesi değişmiyor yine de şekil değiştirebiliyor. Bazen nefesinden tahrik olurken bazen hiçbir erotizm kıpırtısı olmadan sadece kokusunu içine çekebiliyor insan.
Bir kere sevmişse insan yine sevebilir. Teslimiyet pazarlıklarını bırakıp aşka dalabilir. Teslimiyet pazarlığı yapıyorsan zaten aşk değildir o.

Bekleme yapma kimseyi de yorma. İyisi mi sen git mindere, çek bir el ense. Devam eyle güreşe.

Aşksız kalmayasın okur.

Ekonomimde Tavan Yüksekliği

Ekonomimde Tavan Yüksekliği

Borsa tüyosu vereceğimi sanmadın umarım. Öğren artık. Lüzumlu bir damla bir şey yok burada. Borsa ne zaman tavan yapacak söyleyecek halim yok. Mevzuu gayet fiziksel, yüzeysel. Ekonomine de katkısı yok.
Hafta sonu oğlum yeni başladığı spor kompleksini babasına gösterdi. Devasa mekan. Sevdiceğimin yorumu “bu mevkii de bu büyüklükte alan… vay beeeaaa! Yıkacaksın şu telleri her korta birkaç kesim parkuru koyulur. Tavan yüksekliği de mükemmel.”
Ohh…. Bende bir rahatlık. Valla 5/10 seneye lazım olur diye (Tamam tamam peki 10 sene beklemezdim kabul) kenara köşeye estetik operasyon parası atıyordum. Vazgeçtim. Sonuçta adam işlevsellik peşinde😊 Amaaaaan ne gam.
Ben kadın halimle, sağlı sollu korttaki bacak boylarını tahmin etmeye çalışırken, sevvvgulüm mekanda tavan yüksekliği ölçtü. Demek ki neymiş; önemli olan işlevsellikmiş😊 E benim de artık bunca seneden sonra işlevsellik hususunda rakibim olmadığına göre uğraşmayayım son 6 ayda aldığım kilolarımla. Tavan yüksekliğim kurtarır😊
Sonuç olarak 5 yıllık restorasyon bakım onarım yatırım planlarımda değişiklik yaptım. Borcum harcım olan varsa hatırlatsın:)

Taşşşş Fırın

Taşşşş Fırın

Resme ya da başlığa bakıp aldanma. Vallahi yemek tarifi vermeyeceğim. İki satır (vallahi kısa bu sefer) tavsiyede bulunup gideceğim.
Ben Taş Fırın erkeğiyim, öyle zırt pırt seni seviyorum diyemem diyen erkeğe tavsiyem:
Hatunlardan vazgeçip Lahmacuna yürüsün. Üremek istediğinde de minnak tatliş fındık lahmacunları olsun. Mevzuu taş fırınlıksa en güzel ürün bence bu.
Bırak öpmeleri sevmeleri naif ruhlar, sevmesini bilenler yapsın.