Şimdi yükleniyor

Bir Deniz Kızı Hikayesi Bölüm 8 – Final

Bir Deniz Kızı Hikayesi Bölüm 8 – Final

Şaşkınlıkla etrafa bakarken üzerine düşen gölgesiyle Kaptanın güverteden uzanmış elini fark etti.

Uzanan eli tutup kendini tekneye attı. Şaşkınlığı geçene kadar güvertede gökyüzüne bakarak yattı. Az önce denizin derinlerinde normal karşıladığı her şey, şimdi sanki bir rüya gibi geliyordu.

Elinde havlularla hiç konuşmadan bekleyen Kaptanı fark ettiğinde ayağa kalktı ve saatler önce yemek yiyip sohbet ettikleri masaya yerleşti. Ellerini başının arasına alıp kendini dinledi. Hayır sarhoş ya da uykusuz değildi.  Pullarının parlaklığının arttığını fark etse de şaşırmadı. Atargatis öpücüğünün işareti elbette sahibine yakınlaşınca daha da belirginleşmişti.

Sonunda, gözlerini karşısındaki düşünceli adama dikerek konuşmaya başladı.

-Beni oyaladın Kaptan. Ya da Koruyucu Koray mı demeliyim? Sabahtan beri dedenle ilgili masallar anlatıp uyuttun beni. Desene “böyleyken böyle” diye.

– Dedemle ilgili masalları değil, gerçekleri anlattım. Haksızlık etme, benden şanslısın.

Hala kızgın bakan Ege cevap vermeyince, Kaptan konuşmasına devam etti.

Rehberlik Çağrısı

-Ben senelerce dedemin masallarını dinledim, ve yine senelerce öldüğünü düşündüm, anlattıklarımla çevremdekiler tarafından aklı eksik görüldüm hatta. 15 Yaşında kuyruk mührüme kavuştuğumda babam yine de inanmadı dedemin masallarına. Şanslısın, benim 21 yılda parça parça kendimden, aklımdan, dedemin aklından şüphe ederek öğrenip bildiklerimi sen bir gün içerisinde öğrendin genç adam.

– Her şey planlıydı yani. Dün bu teknede olmam, seninle tanışmam, bugün beni araman planlı mıydı gerçekten?

– Ben bir plan yapmadım. Tekneme bir koruyucu adayı geleceğinden haberim yoktu, ama birbirimizi hissederiz. Elbette sen hissedemezdin çünkü henüz seçimini yapmadın. Tekneye adımını atar atmaz sana rehber olarak seçildiğimi anladım. Görevlerimizden biri de budur. Adayı, seçimini yapabileceği kavuşma noktasına götürmek, geçmişi az da olsa anlatarak onları seçim yapmaya hazırlamak.

– Koruyucuların başka ne görevleri var böyle?

-Kraliçe’nin anlattığı gibi genç adam bir de Koruyucu adayına denk gelirsen rehberlik edecek, Atargatis’le buluşturmak üzere onu denize kavuşturacaksın.

– Senin rehberin de seni oyalayıp kandırdı mı böyle?

– Kısmen kandırdı. Öyle olmak zorundaydı. Yaşımız gelene kadar tüm detayları öğrenemeyiz. Benim rehberim amcamdı. Düşün, öz amcam bile zamanı gelene kadar benim şüphelerime, tüm anlattıklarıma rağmen sessizliğini korudu. Dedemin ölümünden bir süre sonra babamla amcam tartışmışlar. Sebebini bilmiyordum. Uzun yıllar görüşmedik. Yıllar sonra babamın cenazesinde gördüm onu. O günden sonra hep irtibatta kaldık. Meğer seçim günüm gelene kadar yanımda olmak istemiş. Benim rehberim de o oldu.

– Amcan koruyucuydu yani? Baban peki? Aynı soydan yürümüyor muydu bu görev?

– O seçimini “unutmaktan” yana kullanmış. Amcam ise bir akademisyen olarak hem karada hem denizde koruyucudur. Denizlerle ilgili birçok felaketle ilgili araştırmada imzası vardır. Halen de devam ediyor. Araştırmaları öyle televizyonlarda yer edecek kadar ilgi görmüyor ama kendi camiasında meşhurdur.

Seçmek Yeterli mi?

– Bu kadar az bilgi ile nasıl karar verilir? Koruyucu oldum diyelim, beceremezsem ne olacak?

– Bu kadar büyük bir seçimi yapıp hayatı boyunca altında ezileceği bir sır taşıma kararı alan kişi, zaten görevi layıkıyla yapabilecek olandır. Seçimim ne olmalı sorusuna gelince… Seçimini ancak sen yapabilirsin. Ben sadece seni neler bekliyor, koruyucular ne yapar onu izah edebilirim. Kraliçe gibi bir onarma gücümüz yok ve olamaz ama gelecekte yaşanabilecek daha büyük yıkımların önüne geçmek için çabalamak, sorunları dile getirmek, afetlerde diğer insanları organize edip onlara yol gösterici olmak Atargatis’in yükünü azaltacaktır. Ya da en azından amacımız bu.

Unutmak mı?

– Diyelim ki eski hayatıma dönmeyi seçtim. Dün ve bugün Atargatis’le karşılaşmamı hatırlamayacakmışım. Ya seninle konuştuklarımız ne olacak Kaptan? Deden, amcan, yemekte bana anlattıkların? Sonra bendeki bu pullar ve sende gördüğüm pullar?

Kaptan, o eski rahat haliyle yanıtladı:

-Unutmayı seçersen, pul mührü yerine kuyruk mührünle hayatına devam edeceksin. Bugüne ait hatıraların ise; seninle ettiğimiz kahvaltı, içtiğimiz rakı ile sana anlattığım dedemin masalları olacak. Balıkların selamı, benim mührüm ve Kraliçenin güzelliğine ait hiç hatıran kalmayacak. Günü geldiğinde belki çocukların seçimlerini bu yönde kullanırsa, Tanrıça onlara senin hatırlamamayı seçtiğini anlatacak.

Size Amca Diyebilir miyim?

-Peki biz akraba mıyız? Mesela sen de benim unutulmuş bir amcam filan mısın?

-Yok daha neler. Bir kere senin amcan olabilecek yaşta değilim. Senin annenden gelen mühür, bana baba tarafımdan geldi. Uzaktan da olsa bir şekilde aynı soydan geliyor olmalılar. Bunun önemi yok. Bayram ziyaretlerinde elimi öpmeye gelmeni beklemiyorum. Hahaha Hahaha!

-Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? Deniz kızı ile konuşup, dedenin denizin dibinde yaşadığını biliyorsun, mercanlardan balıklara kadar çeşit çeşit canlının anlattıklarını sen de biliyorsun ve hala kahkaha atıyorsun.

-Elimden geleni yapıyorum genç adam. Vicdanı rahat olan her canlı, hayatın kıymetini bilir ve elinden geleni yapıp ettikten sonra her saniyesini iyi değerlendirir. Biz koruyucular, sorunlarını öğrendiğimiz derin denizler için ağlayıp sızlamakla vakit geçirseydik şu an bu musilaj gibi bin çeşit daha bela, deniz yaşamının sonunu getirmiş olurdu. Umudu taşımak, çevrene umut vermek, bunu yaparken boş oturmamak lazım.

-Politikacı olmalıymışsın!

-Ahahah hahah. O da olabilir bak. Koruyucuların karada da görevleri var demiştim. Bildiğim bir politikacı yok Koruyucu olan. Belki de sen o yolu seçersin ne dersin? Tamam, senin o yönde hevesin olmadığını görüyorum. Demem o ki, şu an aklına gelmeyen birçok mesleki faaliyetle karada da önlemler alınabiliyor. Seçimini yaptığında farklı mesleklerde koruyuculara denk geleceksin. Geri dönüşüm işiyle ilgili bir iş insanı, büyük bir bankanın sosyal sorumluluk yatırımlarını yönlendiren bir yetkili, belki bir veteriner hekim, belki dalgıç, yüzücü, belki eğitmen, bazen bir çöpçü.

-Belki bir Kaptan!

-Hahahah. Evet belki bir Kaptan. Çeşitli mesleklerle ilgilenseler de elbette denize sevdalıdırlar. Tekneyle, denizle geçer ömürlerinin çoğu.

-Çok karmaşık.

-Değil aslında. Dün denizlerle ilgili ne hissediyor, ne yapmak istiyorsan onu yapacaksın. Kararını vereceğin şey bu sırrı saklamak şartı ile denizdeki tüm canlılarla iletişim kurabilmek, denizin dibinde nefes alabilmek. Bir de şu pırıltılı pullarla yaşamayı öğrenmek var tabii.

En Havalı Dövme

-Bir de o var… Seninki öyle görünür değil. Ben nasıl izah edeceğim. Cüzzamlı muamelesi yaparlar insana. Hatta Covid’in yeni belirtisi mi diye komplo teorileri bile çıkar. Bu sıralar çok moda malum.

-Bak ne diyeceğim. Amcamın oğlu, yani kuzenim. O da hatırlamayı seçenlerden. Benden küçüktür ama yine de seçimini yapalı çok oluyor. Mührünün etrafına bir dövme yaptırmış. Oldukça da havalı. Soranlara pul şeklinde özel piercinglerini Tayland’da yaptırdığını söylüyor. Fazla da kurcalamıyor insanlar. Muhteşem renklerde bir dövme içine özel bir piercing fikrini yaratıcı buluyorlar. Hayırdır? Seçim yaptın, pulları kamufle etmenin yolunu mu arıyorsun şu anda?

-Ne bileyim? Bu bir seçim sayılmaz sanki. Bugün gördüğüm her canlının bana anlattıklarını duyup da, hayır ben bunları duymak, bilmek, çözmek istemiyorum demek mümkün mü?

-İşte, göreve layık olduğun belli. Babam mesela, unutmayı seçmiş. Kötü bir adam mıydı? Hayır, aksine çok iyi adamdı rahmetli. Sadece iyi olmak, bencil olmamak yetmiyor, cesaret de ister bu seçim.

-Politikacı olmak istemediğinden emin misin sen?

-Hahaha. Eminim!

-Gece yarısına daha çok zaman var . Kararımı verene kadar benimle mi kalacaksın?

-Her halükarda seni denizin ortasına atıp kaçacak halim yok, daha önemli bir işim de yok. Seni düşüncelerinle baş başa bırakıp sofra kurayım.

-Kaptan ıslıkla çaldığı o melodiye yeniden başladığında daha önce olduğu gibi teknenin etrafı çeşit çeşit balıkla doldu. Zıplayarak dans eden balıklardan iki tanesi kendini tekneye attı . Kaptana sesleniyordu balıklar.

-Ey Koruyucu, denize döneceğin güne kadar seninle kalmak istiyorum.

Kaptan ıslığa ara verip balıkları eline aldı. Birini yüzüne yaklaştırarak fısıldadı:

-Sen dostum, biraz daha bekle. Bize bugünlük bir yaren yeterli.

Böyle söyleyerek balıklardan genç olanını usulca denize geri bıraktı. Kaptan, ıslığa devam ederken, güneş usulca batıyor, denizle kavuştuğu noktada harika renklerle denizcilere veda ediyordu.

Karar Zamanı

Genç adam, bugün gördüğü güzelliklerden başı dönmüş halde saatlerin geçmesini istemiyordu. Ayrıca, bunları unutmak istemediğinden çok emindi artık. Zor karar veriyormuşçasına bu göreve layık olacak kadar ince düşündüğünü ispat etmeye çabalıyordu.

-İyi de kime ispat?

– Ne?

– Kendi kendime söylendim Kaptan. Tabii ki elimden geleni yapacağım. Atargatis öpücüğü, kuyruk mührü, pul mührü, soydan gelme ya da gönüllülük esasına dayalı bir görev. Ne fark eder? Herkes nasıl elinden geleni yapacaksa; ben de yapacağım, mühürle veya mühürsüz. Şimdi ne olacak? Kraliçe’ye nasıl ulaşacağım? Denize mi atlamalıyım, nasıl oluyor?

– Parmağının ucu ile burnuna dokunacak, kendi etrafında 3 kere dönecek ve Atargatis Atargatis Atargatis diye sesleneceksin.

Parmağını burnuna dokundurmuşken derin bir ses yükseldi denizden:

-Koruyucu Koray!

-Hahaha hahahah! Kraliçem özür dilerim ama, haha ama eğlenmekten zarar gelmez.

-Sen onun kusuruna bakma genç adam. İçinden geçirdiğin an, en yakın deniz noktasında buluşurum seninle.

-Ben, seçimimi yaptım Kraliçe Atargatis ve hazırım. Koruyucu olarak size eşlik etmek istiyorum.

Ebedi Mühür

-Çok sevindim. Kararın kesinse mührü sabitleyebilirim. Emin misin?

-Eminim kraliçem. Bunun için ne yapmam lazım?

-Mührümün bulunduğu yere işaret parmağınla dokunacak, diğer elinin parmak ucuyla da burnunu tutarak, haha haha…

Kraliçenin zarifçe çınlayan kahkahası ile Kaptanın çılgın kahkahası birbirine karışırken Ege de gülüyordu. Belli ki Kraliçe de biraz neşelenmekten zarar gelmeyeceğine ikna olmuştu.

-Kusura bakma genç koruyucu. Koray’a uydum ben de. Evet, kararın kesin mi?

– Evet Kraliçem, kesin.

Kraliçe bir kuyruk darbesi ile denizde yükseldi. Ege’nin pullarına avucunu yasladı ve dudaklarını genç adamın alnına dokundurdu.

Sonrasında fısıldadı:

-Dünyam dünyan, mührüm mührün, soyun deniz bereketinde olsun, işaretim soyunla yürüsün.

Böylece deniz seviyesine yeniden indi ve kocaman gülümseyerek ilave etti:

-Hoş geldin Koruyucu. Sık sık görüşeceğiz. Şimdi, yeni hayatının ilk dakikalarının tadını çıkar.

Sonra kuyruğunu hızla çarptı ve bir anda denizin derinliklerinde kayboldu.

-Eeee Kaptan. Nasıl hitap edeceğiz birbirimize? Mesela, bir şifre ya da özel selamlaşmamız var mı?

-Olmaz mı? Bir parmağımızla burnumuzu tutarken… Hahahaha!

-Aman Kaptan ya.

-Hadi hadi! Şimdiden havalara girme. Karnımızı doyururken bol bol sohbet edeceğiz, gel şöyle. Sonra da hangi ünlüler Koruyuculardan, onları anlatacağım. Çünkü bazı isimleri duyunca aklın gidecek!

Sanki kırk yıllık koruyucuymuş gibi dinliyordu Kaptan’ı. Seçilmiş bir grupta olmanın gururu ve deneyimli bir rehbere sahip olmanın mutluluğu içindeydi ve yakamozları seyrederek başladı yeni hayatına.

SON

Share this content:


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/nrbakrep/public_html/wp-includes/functions.php on line 5420