Dünüre Selam, Dantele Hayran

Dünüre Selam, Dantele Hayran

Hayırlı sabahlar sakalsız bıyıksız okur.(değilsen okuma git traşını ol, ağdanı yap, öyle desturla oku lütfen. Öğren artık!)
Geçenlerde geline mektup yazdım malum. Yakınlarda da bir aile düğünü telaşı var ben de haliyle kafa yoruyorum çeyiz, adet elti/kelti muhabbetlerine.

Obsesifim ya şimdiden plan yapayım dedim. Oğlumu evlendirirken ne adeti uygulamak gerek diye düşündüm. Geline ne takılacak, çeyize ne konacak. O sevişilecek yatağı, ergonomik olmadığından ötürü önünde hiç makyaj yapılmayacak tuvalet masasını kim alacak? Sıkıntı çok. Zaten benim memleket işleri karışık. Doğum ayrı yer, büyüme ayrı yer, baba bir uçtan ana diğer uçtan, evlilikten ötürü nüfus kütüğü bambaşka yer, 15 senedir yaşadığım yer de başka. E sil baştan yazayım ben bizim adetleri. Olmaz mı yani? Zaten dünürün kafası karışacak madem. Ben aydınlatayım.

Bakınız efenim neler istiyoruz

1) Kız istemeye kapına dayanmayız.
2) Oğlumuzu istemeye gelenler arasından oğlumuzun gönlüne göre karar veririz.
3) A ama gelirken buket çiçek, gümüş kayıkta çikolata değildir adet. Zeytin fidesi, altın varilde (abartmaya gerek yok 25 L hacimde yeter) fındık dolgulu çikolata, 3 ev, 1 yat (oğlanın turşusunu kuracağım ama anlamayıp illa niyetliysen teknenin uzunluk detayını özelden yazarım), 2 arsa tapusu (Marmara bölgesi dahilinde olması şartı vardır), 3 ruhsat (1 i ticari taksi, diğer ikisi binek) yeter.
4) Nişanı da düğünü de kız tarafı yapar ama en güzelinden, en fevkaladenin fevkindesinden olacak.
5) Söz bohçası, nişan bohçası, düğün bohçası hepsini kız tarafı oğlan tarafına yapar bizde.
6) Tüm bohçalara eksiksiz oğlan anasına Trabzon burmaları ya da satarken işçilik kaybı olmayacak düz bilezik ve/veya buna eşdeğer kulpsuz altın, oğlan babasına en güzelinden saat ve en kralından çamaşır konur. Yok… şu anda da donsuz gezmiyoruz da napalım adet işte. Yalnız Victoria’s secrettan aşağı olursa olay çıkarırım. Olmasın öyle pazardan pamuklu don atlet.
7) Nişan koçu istemeyiz. Eti sert olur koçun. Sen koyun al, ama kokmayanından bul dünür.

8) Sonra bazı yerlerde gelin hanımı evden alırken çeyiz sandığına oturmak adeti var. Olur da oğlun, yeğenin, bir aile efradın; oturur da “vermeyiz çeyiz sandığını” diye tutturursa şimdiden uyarıyorum. Zincir ve asma kilitle onu o sandığa bağlar “çok mu lazım senin kenarı dantelli havlun” leyyyn diye olay çıkarırım.

9) Bir de başka bir tane duydum. Tam evden çıkılacakken gelin hanım aman ayakkabım büyük diye tutturup ayakkabısına birkaç banknot sıkıştırılmasını bekliyormuş. Ona da yeltenmeyin aman. Doldurdum bozuk paraları clush’a (erkek okura dip not: abiye kıyafetlerle kullandığımız içine ancak bir ruj sığdırabildiğimiz saçma “çanta cücesi”ne verilen isimdir clush). “Aman büyük, ayağımdan çıkıyor ayakkabı” dediği anda doldururum metal yığınını ayakkabıya.

Düğün boyu keklik gibi seker.


10) Gelin hamamı olayına filan giremem kusura bakma. Meraklı değilim senin kızının kerpe kerpe kese atıklarını görmeye. Yıkansın da gelsin. Tellak mıyım ben kuzum. Bizi mi beklediniz yıkanmak için. Dünürümü de sarkmış memeleriyle hamamda görmek hiç hoş gelmedi şu an bana. Nasıl bakacağız sonra yüz yüze “zeytinyağlı yiyemem aman” da kıvırırken. Yok herkes evinde barkında yıkansın bir zahmet. Peştamallı ve hatta peştamalsız görmeyeyim lütfen herhangi bir aile efradını.
11) Kına konusunda fikrimi söylemiştim daha önceki yazıda. Detayı okursun ondan. Özetle liralar tamam. Basacağım avucuna kızının. Ama kızını “annesinin bir tanesini hor görmesinler” filan diye salya sümük ağlarken görürsem; “benim oğluma kız mı yok leynn” diye olay çıkaracağım.

Şimdilik yetsin dünür. Ben şu getirdiğin tapu ve ruhsatlara eksper çağırmıştım. Onla bir görüşmem var kusura bakmazsan müsaadeni istiyorum.

Kendine iyi bak, ama müstakbel gelinime daha iyi bak. Öptüm seni de eşini de yanacıklarınızdan.

Müstakbel Gelinim

Müstakbel Gelinim

“Sevgili” olacağını umut ettiğim müstakbel gelinim,
İki gecedir oğlumu uyuturken seninle kafamda konuşmalar yaparken buluyorum kendimi. Ne demiş Nietzche “neden mi yazıyorum? Aramızda kalsın, düşüncelerimden başka türlü kurtulma çaresini bulamadım henüz”.

Başta hatun kişiliklerle ilgili söylediği pek çok şeyi tasvip etmesem hatta mezarında ters dönmesine sebep birçok söylevim olsa da rahmetlinin, bunu güzel demiş. Dedim yazayım mektubumu. Hatta bilsem kimsin necisin face de ananı babanı taglerim ki sana erken ulaşsın, ayağını denk al.

Dün yine oğluma uyku öncesi ayak masajını yaparken geldin aklıma. Dedim 42 ye kadar yolu var. Ayakları 42 numara olduğu gün paslarım geline, o uğraşsın artık. He bunu yaparken bir elimi yumruk yapıp diğerini düz avuç içi yumruğa gelecek şekilde birleştirmek istedim ama oğlum görmesin diye yapamadım. Sen aldın kabul et artık.

Sonra sırt kaşıma faslına bağladık. Sağa sola, yukarı, ortası, çok az aşağısı, o kadar değil biraz yukarısı derken kulunç ortasında uyuyakaldı. Ben seninle baş başa devam.

Neyse yelloz seni saçından tuttuğum gibiii…. Şaka şaka. Yok be güzelim.(umarım güzelsindir. Huyun da yüzün de aklın da).

Bak şimdi sana ne hazırladım. Evet geceleri ayak masajı, sırta masaj veya kaşıma yapma olasılığın yüksek ama inan değecek şekerim. Bir kere hiç “çapkın oğlum” diye sevmedim sevmeyeceğiz. Sınıfın en güzeli kim sorularını bıyık altı saçma gülüşlerle yapanlardan da olmadık, olmayacağız. Sana çapkın vermeyeceğim gerisi sana kalmış.
Ha ama bak anlaşalım. Zevkli çocuktur, zevkli adam olacak. Ben senin yerinde olsam imzayı çaktım diye rahata erip kendimi salmam. Renk uyumu, giyim kuşam seviyor. Babasından başka alışveriş seven adam görmem sanıyordum, boynuz kulağı geçti. Bu kıyafete hangi küpe, çanta ayakkabı ona sorabilirsin. E biraz bakacaksın kendine.

Dans ediyor. Kulağı da var. Babasından etkilenmesin diye elimden geleni yapıyorum. Sen merak etme kanımın son damlasına kadar bu yolda savaşacağım. Düğün dernek, dans kurslarında benim gibi kavalye arayışına girip eski arkadaşların yoksa sandalyeye çakılıp kalma diye savaştayım. Ne cefakar kadınım yahu.

Kitap konusunda hala çalışıyoruz. % 50 şansın var güzelim. Anaya mı babaya mı çekecek daha belli değil. Bir iki yıla haber veririm.

Mutfakta yetenekli orası kesin. Şimdilik yemek seçse de bu ailede başka şansı yok sana gelene kadar ben yoluna koyacağım merak etme. Aşçılık 10 üzerinde 7 ye varır. Yetsin gari. Sen makarnadan ötesine geçtiğini ispat ettiğin gün hızlandırılmış kursla Mengenli ustaya bağlarım ben onu.

Uykusu zordur, saydım zaten masajlar filan lazım. Ama uyudu mu da top atsan göz açık beyin uykuda devam eder. Gece konuşursa “he” de geç. Ya da otur dinle, muhteşem gülümsemeler hediye eder sana. Bazen korkutucu oluyor tabi Nas ve Felak surelerini ezberlemeni tavsiye ederim. İyi tarafı da var o gün ne halt karıştırdıysa anlarsın.

Güzeli sever, güzel der. Sevmeyi sever, seviyorum der. Kuaförünün saçındaki dokunuşlarını fark eder. (aha da tam burada aşkınızı kurtardım haberin yok).

Kavga gürültü sevmez. Kızarsan sadece küs yani. Bağırıp çağırmayasın aman. Alışık değil. Üstelik haksız çıkıverirsin. Neydi o laf hani “sessiz atın çiftesi pek olur” O söz, bu genler için yazılmış. Babası da böyle ondan biliyorum:)

Gelelim kayın validelik mertebesine. Ben eve girince, önce ayakkabılarımı çıkaracaksın en topuklu tüylüsünden terliklerimi verip baş köşeye oturtacaksın beni. Ben buyur edene kadar da aman oturayım deme. Yok be:) Nadir gelirim bu bir. Gelecekseniz siz gelin, ya da dışarıda buluşalım bu da iki.

Lakin topuklu ve tüylü terlik hususunda ciddiyim.

Kına, illa istiyorsan yaparsın. Yalnız! Yüksek tepelere ev kurmasınlar, anasının bir tanesini filan salya sümük ağlarsan “Benim oğluma kız mı yok zilli!” diye olay çıkarırım bilesin. Söz nişan düğün neyse ok. Kınaya uyuzum, ama bak senin güzel hatırına koyacağım avucuna sarı liraları.

Bir de ricam oğlumla tanışana kadar birkaç sevgilin olsun ki birbirinizi bulunca kıymet bilesiniz.
Yeter mi? Bence yeter.

Öpüyorum seni. Ya da niye ben seni öpüyorum? Birbirinizi bulduğunuzda siz aşkla öpüşün yeter.