Elma Lobisi ve Pamuk’un Yolu

Elma Lobisi ve Pamuk’un Yolu

Masallar gerçek olsa diye diledin mi hiç?
Şimdi sorsalar, Alaaddinin sihirli lambasını bulmak dışında hepsine burun kıvırırım. Lakin onda da şartlarım var. Lambayı buldum, içinden cini çıktı diyelim. Dilek verdi diye kendimi ezdirecek halim yok. Diyecek ya 3 dilek hakkın var. “Bir dileğim var sadece. Üstü sende kalsın bebeğim” diyeceğim. İlla ısrar kıyamet devam ederse bir Felak bir de Nas surelerini okursam arkasına bakmadan kaçar Allahsız.
Sindrella filan evlerden ırak Ya Rabbim. Hizmetçiliği ve yerli yersiz herkese gülümsemeyi geçtim, beni ancak ayağımdan tanıyabilen bir prens için kabaktan arabaya binip, farelerle takılmak da bana gelmez kuzum. Aşksa aşk. Ferhat yiğit gibi dağları delip, o gelsin bana.
Pamuk prenses olduğumu var sayalım. Bütün gün silip süpürürken söylenirdim. “Bu boyla bu kadar pislik nasıl yapıyorsunuz Allahsızlar!…”

Masalları gerçekçi yazmıyorlar. Pamuk Prenses Masalını ele alalım. Farklı açılardan ele alacağız elbette. Malum burası bir bilgi yuvası!:)
Değil, ama daha çok eğleneceğim için öyle yapacağım.


Üvey anne kraliçe, aynaya sorar. Ayna ayna söyle bana, Var mı benden güzeli bu dünyada? Nursuz ayna der ki Pamuk Prenses daş gibi daşşş.
Üvey anne çağırır avcıyı. Der ki “Ormanda ümüğünü sık, kalbini sök bana getir”
Avcı insafa gelir, kıyamaz, Prensesi serbest bırakır. Pamuk, ormanda 7 cücelerle “hijyen esasına” dayalı bir yaşam sürer. Sonra yıkamadan yediği bir elma yüzünden, çeçe sineği ısırmış gibi derin bir uykuya dalar. Boş gezip nerde hatun bulsam da öpsem diye bakan ebleh bir  prens gelir Pamuğu öper. Cüceler de “Ulen, o bize emanetti, sen bizim bacımızı nasıl öpersin dürzü!” diyeceği yerde muhteşem bir mezhebi genişlik timsali olarak, alkış kıyamet eğlenirler. Pamuk uyanır. Cüceler yetmezmiş gibi prensin ve atının arkasını da toplar.

Pamuk Prenses bizim topraklarımızda yaşasa ne olurdu diye düşündünüz mü? Ben düşündüm, hikayesi hemen diziye uyarlanır ve olaylar şu şekilde gelişirdi:

Aşırı zengin ve güçlü aşiret ağası Behçet Mangıroğlu yörenin en güzel hatunlarından biri olan Fettan’ı ikinci eş olarak alır. Aşk maşk yoktur (daha doğrusu yoğkhtur). İstedim aldım demek için çatır çatır basmış parayı, almıştır Fettan’ı.
Behçet Ağa’nın sevgi dolu ama her daim baba baskısı altında ezilen kızı Pamuk Mangıroğlu, üvey annesine bir gün bile surat asmamış, onu ablası yerine koymuştur.
Zorla evlendirildiği için mutsuz olan Fettan ise başkasının mutlu olmasına tahammül edememektedir. Aslında muhtarın oğlu Ali’ye yanıktır. Bir gün Muhtarın karısı, Ali’nin Pamuk’a olan aşkından yemeden içmeden kesildiğini söyler. Fettan için zorlu bir intikam süreci başlar. Elbette bıyıklı, bittabii fitne fücur bakışlı şoförü çağırır (aşiretin konumuna göre bu karakter seyis de olabilir). Bu Pamuğu al götür tenhaya diye buyurur.
Şoför tam tenhaya arabayı çekmişken Pamığın kardeşi olduğunu, üvey anne Fettanla görümce olduğunu, Ağanın da aslında ağa değil kayınçosunun askerlik arkadaşı olduğunu anlar ve kafa 1500 olduğundan “dünya ahiret bacımsın Pamıggghk. Öl de öleyim. Bundan sonra sana yanlış yapan bana yapmıştır der” gider Fettan’ı 14 yerinden bıçaklar. Çünkü töre bunu gerektirir.
Halen okuyor musun cidden:) Sağ olasın. Alaaddin’in sihirli lambasını sen bul, dilek hakkın 5 olsun.

Taptaze Pek Şahane

Taptaze Pek Şahane

Heyecanı her dem taze tutmaya dair lüzumsuz paylaşımlarda bulunacağım.
Kadın erkek ilişkileri geldi hemen aklına tabii. Ama dahası da var. Hayatın her anında ilk heyecan tadında kalmak için ipuçları paylaşımı sadece. Beklentiyi yüksek tutma.
Kadın Erkek İlişkilerinde:
Şöyle ki sevgili okur; hep 1. Aşamada kalacaksın. Her daim kaçamak bir öpücük tadında devam. Evlendin çocuk yapacaksın diyelim; zinhar gevşeyip o çizgiyi geçmeyeceksin. Gerekirse sıkıp sporla çoğalacaksın mantar gibi. Bak nasıl taze kalıyor ilişki. Arada öpücük filan olur tabi. Kuru kuru asker devresi gibi de takılma. Vur dedim öldürme yani. Minik bir uyarı yapayım. Türk işi olsun, Fransız öpücüğüne zinhar yeltenme. Hatta aç bir eski Yeşilçam filmi nasıl öpüşülmez temalı bir sahneden feyz alırsın😊 . İlişki taptaze. Ya da belki “ham”dır, bilemedim şu an. Ne de olsa -Sevda baştan gitmiyor sarılıp yatmayınca- di’mi ama?
Gelelim İş hayatına. Her daim taze kalabilmek için kural basit.
Her an oryantasyon haftasındaymış gibi takılacaksın. Bak oryantasyon haftasındaki çıtırlara herkes iyi davranır. Ne zamanki bitti, oryante oldun; aslında sen kurtlar sofrasına meze oldun. İyisi mi sen o oryantasyonu uzat. Tap taze kalırsın ne çelme, ne çürük, ne çarık. Ama tabi bir sıkıntısı da var. Kıdem tazminatın da her dem taze kalıyor şekerim. Sen oradan oraya yeni şirketler ltd. olur A.Ş olur, Allah ne verdiyse artık oryante oryante dolaşır durursun.
Arkadaşlıklarda taze kalmak için;
Her sabah okula/işe/kahveye gittiğinde yanında yörendekilere elini uzatıp adını söyledikten sonra memnun oldum diyeceksin. Hep ilk günkü heyecan. Dostluğa filan bağlama. Şimdi sırlar, entrikalar, şunu doğurana Rahmet diye kendi arasında kıkırdamalar filan amaaaannnn. Girme sen o sulara Merhaba ben Ayşe/Ahmet memnun oldum diye devam. Zaten 3. Günden sonra sana şöyle sarılır gibi yapıp kolları tersine bir gömlek giydirmiyorlarsa sıkıntı yok. Avantajları da var, bu alık nasıl olsa bir şey anlamıyor diye tüm gıybeti her daim birinci ağızdan dinlersin. Erkeksen buradan çok ekmek yersin söyleyeyim. Alık bu kıyamam diyen bir saf gördün mü, yürü oradan devam. Az zorlarsan annenden görmediğin merhameti el kızından görürsün. Hatun kişiysen bu alıklık mevzuunu abartma ya da abartacaksan özelden yaz, birkaç önerim olacak. Gerçi bana yazmasan da olur Google a sor nasıl kurda kuşa yem olmam diye.
Ben mi? Bunları uyguluyor muyum diye mi sordun? 😊
Tabii ki hayır. Öncelikle sporla üremeye karşıyım😊
30 tane iş değiştirmek bana göre değil😊
Dostum desen zaten 3-4 tane, onları da bana doğru ellerinde deli gömleğiyle koşarken görmek istemiyorum.
Yalnız spor hususunda bu kuralı uyguluyorum. Her dersim ilk ders gibi. Yani bende sıkıntı yok da tenis hocamın yüzündeki ifade hep ilk ders gerginliği. Mesela “aşağıdan gelen toplara uzanmıyoruz, dizleri kırarak vuruyoruz Aslı Hanım” dediğinde hep -e niye daha önce söylemediniz?-diye cevap veriyorum. Ya da raket omuzda bitecek dediğinde ilk kez duyuyormuş gibi raketi omzuma götürüp “böyle mi?” diye utanmadan soruyorum. Bir de dudaklarım olaydı ördek gibi büzer iyice alıklığın altını çizerdim de kısmet değilmiş. Şimdilerde hava ısındı diye açık kortta oynamaya başladım. Beni görüp öğrenci sayısı azalmasın diye “nasıl ama ilk derse göre fena değil değil mi” naraları atarak kendisinin kariyerini kurtarmaya çalışıyorum. Ömür törpüsü olabilirim ama merhametsiz değilim neticede😊
Benim heyecan hep ilk ders gibi. Hocanın heyecanını bilemem ancak sabrı evliya cinsinden.
Bir de müzik dersi hevesim var. Kısmetse yaparsam orada da hep do notasında kalmayı düşünüyorum. Yanlış anlama. Do majör gamı değil, tek bir do sesi hedefim. Beni bilirsin, yapacaksam zirvede olmalıyım. Kısmetse azmedip tek bir Do’dan öteye geçmeyeceğim. Bir ayağı çukurda bir hoca bulursam deneyip sana da sonucu bildiririm. Bakalım sporcular mı daha sabırlı, müzisyenler mi?
Sakal traşlarını olmuş beyleri ve bıyığı Kasap Rızayla yarışmayan hanımcıkları yanacıklarından öpüyorum. Diğerleri yıkılsın karşımdan.