Zalım Zaman, Kariyerim Aman

Zalım Zaman, Kariyerim Aman

Parti bitiminde evinize girer girmez, çatkı şeklinde alnınıza bağladığınızda “oy başım ağğrıiiyyyyyy””” tiratlarınıza yeni bir soluk getirecek yemeniler müesseseden hediyemizdir

Doğum günü partisine katılan veli annelerin tamamı partiden ayrılırken 5 yaş yaşlanmış ve hayat yorgunu olmasına karşın, doğum günü bebesinin sadece 1 yaş büyümüş olması kadar adaletsiz bir durum bilmiyorum.
Karar verdim. Organizasyon firması açıp bu ilköğretim dönemi çocukların doğum günü partilerini organize edeceğim. Birinin bu adaletsiz gidişe DUR demesi lazım.

Bir taslak hazırladım.
EKO PAKET: Veli ikramı olan kısıra antidepresan serpiştirilecektir. İlaveten ayrılırken tüm analara kırışıklık önleyici krem, 1 ağrı kesici tablet verilmektedir. Bitti mi? Bitmedi… Patron çıldırdı kampanyası dahilinde müessesemizin ikramı olan şık çiçek desenli yazma ve yemeniler, parti bitiminde evinize girer girmez çatkı şeklinde alnınıza bağladığınızda “oy başım ağğrıiiyyyyyy””” tiratlarınıza yeni bir soluk getirecek.

Az daha fazla bütçem var diyenler için BRONZ PAKET öneriyorum. Eko paket hizmetlerine ilaveten, ufak bir ücret farkı ile Bronz paketi tercih edebilirsiniz. Bu paket ile ekstra bir ödül hizmetini de partinize dahil etmek artık çok kolay. “İçerisindeki şekerleri dökeceğim” diye pinyata yerine arkadaşının kafasına sopayla dalMAYAN her çocuğumuza, organizasyon sonunda bir adet Nobel Barış Ödülü verilecektir. Kazaların ve dolayısıyla anneler arasında gelişecek soğuk savaşların önüne geçecek muhteşem bir motivasyon hediyesi olan bu ödülün, doğum günü partilerinde ritüel haline gelmesi için ödül komitesi ile görüşmelerim devam etmektedir.

“Ben pinyatanın içindeki şekerleri, paramla döve döve alırım” diyenler için dev hizmet…Gold Paket: Adı üstünde “GOLD” bu. Ufak fark filan değil canım. Basarsın parayı, Gold Paketle hem çocuğunu hem kendini sevindirirsin. Bu paket içerisinde eko ve bronz paket hizmetlerinin tamamı sunulmaktadır. Bunlara ilaveten aşağıdaki hizmetler de paket kapsamındadır.

1) Gelen her hediye tek tek kontrol edilecektir. Kükremeli, can yakmalı, fışkırtmalı-püskürtmeli ve en önemlisi gürültülü olanların pilleri derhal alınacak ve parti sonuna kadar çocuklara zinhar verilmeyecektir.
2) Salon girişinde tüm veliler yerleştikten sonra deneyimli hostesimiz aşağıdaki güvenlik tedbirleri metnini okuyacaktır. “sevgili hanımlar ve angarya kurbanı olup araya karışmış zavallı beyler, Hoş Geldiniz… Salonumuzda tek giriş kapısı olup, maalesef acil çıkış kapısı bulunmamaktadır. Çocuğun arkadaşlarıyla zaman geçirebilsin diye geldin. Sabredip La Havle çekip, otur oturduğun yerde. Hiperaktif çocuklarımız sebebiyle zaman zaman salonda türbülans etkisi oluşacaktır. Bu durumlarda kemeri bağlayıp oturduğunuz yere kazık çakmayınız. Bir zahmet herkes kendi çocuğunu zapt etsin. Acil durumlarda buz torbaları tepenizdeki kapakçıklardan düşmeyecektir. Uçak mı kuzum burası? İlk çığlıkta buz torbaları temin edilerek 3/5 kafası şişmiş çocuğa Doğum Günü Töresi gereği müdahale edilecektir. Allah’tan gani sabırlar diler çocuğunuz mutlu olsun diye gösterdiğiniz anlayış için teşekkür ederiz.”
3) Salonumuzda Barkovizyon hizmette olacaktır. Hayır veledinizin ilk kakasını, ilk kusmuğunu göstermeyeceğiz. Veli masasında “nasılsın canım görüşemiyoruz, özledim” diyen velinin, önceki partide özledim dediği hatunu gömdüğü gıybet kareleri, ibret-i alem için büyük ekranda gösterime alınacaktır. Gösterim sırasında, yine paket dahilinde olan patlamış mısır ikramımız başlayarak; Reality showla, sinema keyfi arasında olan bu deneyim siz değerli müşterilerimizin hizmetine sunulacaktır. (Barkovizyona konu baş aktrist için belki o kadar da güzel bir deneyim olmayabilir ama olsun😊)
4) Hem yaz/kış meyveli, hem siyah/beyaz çikolatalı, badem ve fıstık krokanlı, ilaveten kestaneli ve profiterollü “ultra leş karmaşa pastası” ikram edilecek içerisindeki sürpriz zıkkımın kökü katmanı ile misafirlerin damak tadı dumura uğratılacaktır. Böylelikle “niye meyveli değil, niye çikolatalı değil” şikayetlerine kesin çözüm getirilmiş olacaktır.
5) Zaman çizelgesi parti salonu girişinde yer alacaktır. Kaçta pasta kesilir, kaçta pati sona erer herkese bildirilir. Mukavemet gösterip sandalyesinden kalkmayan yetişkinlere ufak bir voltaj elektrik verilerek partinin bitişi naif(!) şekilde hatırlatılacaktır.Bu hizmet ile parti sahibinin şişmiş ayakları ve kafasını dinlendirmeye başlaması için yardımcı olunur.

Eveeeettt!!! Alayım ön rezervasyonlarınızı da, ona göre yatırım yapayım hanımlar, beyler..
Elleri göreyim.

Traşını olmuş beyleri ve bıyığı Kasap Rızayla yarışmayan hanımları, yanacıklarından öpüyor, yeni kariyerimde destek olmak adına bir el verin diyorum.

Kıymetlimissssss

Kıymetlimissssss

Ayarsızlık kötü dostlar. Hayatım boyunca ayarsız oldum, ondan biliyorum.
Amma velakin bugün çözdüm. “KIYMETLİMİSSSSSSSS” sayesinde…..
Dedim ya ayarsızım. Kanım vatan millet sakarya akar, ama ruhumun çekip İsviçre filan bir yere yerleşesi var mesela. Hani herkesin düşündüğü, soru sorabildiği, sevip sevmeme kararını rahatça beyan edebildiği, giyim kuşam kriterlerinin serbest, bu tercihlerinin dayak yeme potansiyeli teşkil etmediği yerlerden birine. Hatta ülke bile seçtim. Soğuk memleket sevmediğimden Yunanistan’a gidelim dedik. Rakı, balık, neşe, ege….
Dedim ya ayarsızlık başa bela. Milliyetçiyim ama hümanizmden yanayım mesela. Benim galiba anlayışım eksik. Yani Vatan elbette güzel, ama bir türlü dünyanın geri kalanı yansın diyemiyorum. Hani Amerikan filmlerinde 4 temmuz konulu filmlerde Hint veya Afrika asıllı jönleri seyredip “halbuki bizim ceddimiz/kanımız neler yapmış sinema sektörü anlatamıyor” diye ahkam da kesemedim. Vatan kıymeti bilse bile yine de sevmem saymam için kan testi/gen haritası şart diyemiyorum mesela.
En sevmediğim politikacıyı bile bilmem kimin torunu, dedesi ajanmış, zart zurt menşeilimiş, bilmem kimin dölü diye de gömemiyorum hatta.
Aşk seviyorum mesela. Dibine kadar. Ama ayran gönüllü de olamadım hiçbir zaman. Tek eşlilik, yuva ve istiyorsan evlilik hala güzel, hala lazım bana göre.
Kaynana elti kelti gıybeti yapamadım ağız tadıyla. Napalım yani, iyi insanlar. Benim öyle bir lüksüm olmayacakmış hayatta demek. Hani evliliğinin 3. Ayında kısır partisinde arkadaşlarına kayınlarını çekiştiren; 3 ay önce ölüp bittiği adamı gömenlerden olamadım bir türlü.
Ayarsızlık fena. Valla gelmeyin buralara. Darlandım 2 yıl sonra elime TV kumandası aldım. “KIYMETLİMİSSSSSSSS”. Süper bir şey. Basıyorsun açılıyor. Aman ne gam, ne tasa. Basıyorsun birkaç kanala, hooop ayarların hemen Türksata uygun hale geliyor. Ekonomi süper, geçtiğimiz birkaç haftadır ve önümüzdeki birkaç hafta daha tü kaka olan gruplar belli, kalanı sütten çıkmış ak kaşık, Atatürkçüymüşcesine ama yine de önümüzdeki günlerde sıkıntı yaşatmayacak diplomasi kurallarına uygun iki üç laf söylemek moda. Şort giyersen bazılarına göre dayak mübah, bazılarına göre şort sebebiyle dayağı yediğin kişi kocansa ancak mübah, diğerlerine göre kadına dayak tümden ayıp/günah/yanlış. Tam diyecek oldum “arkadaş dayak nedir, insan insana bunu yapar mı? Kadın erkek fark etmez”. Kumanda verdi bana bir doz, kendime geldim. İki saatlik terapi yaptım şu an tek derdim tırnağımın kırılması. Dün olsa tırnağımı törpüler yine günlük programıma devam ederdim. Şimdi yeni ayarımla facebookda tırnağım kırıldı üzgün emoji ile durum paylaşımı yapıp benden sonra tufan diye bağırasım var.
Ayarsızım ya. Facebook paylaşımlarında tacizci rahiple tacizci imam aynı oranda midemi bulandırıyor. Halbuki alsam ayarı, bir tarafı seçsem ve o amaca uygun işime geldiği gibi işime gelenden tiksinsem ne rahat edeceğim. Yalnız imamı ya da yalnız papazı gömsem rengim belli olur. Yandaşım olur. Paylaşımı yapan ve üstüne “bunu yapan Müslüman imam olsaydı yer yerinden oynardı papaz olunca sesin çıkmıyor” diye eş dost akrabaya hayretle bakıyorum, ayarsızlık işte benim ki. Şöyle diyor zat-ı muhterem sen imam tecavüz edince çığlık çığlığasın papaz olunca yataklık edip şakşakçılık ediyorsun. Kendime şaşıyorum ne vicdansız ne pis bir insanım ben. Çünkü bunu paylaşanlar arasında beni büyüten ninnileri söyleyen insanlar da var. Bir bildikleri olsa gerek. Yanılmış olamazlar ya.
Ölen çocuk resimlerinin üstüne gezide ölseydi kahrolur çığlık çığlığa olurdun noldu sesin çıkmıyor diye paylaşımda bulunan çocukluk arkadaşlarım var mesela. Garip. Çünkü şu an farklı yollarda yürüsek de o arkadaş olduğumuz yıllarda bir gün siyaset konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Ve Ölen çocuklarla aynı yaşlarda olan arkadaşlığımızda birimiz ölseydi diğerinin de ruhunun bir yarısını gömeceğinden kuşkum yok. Ama ayarsızlıkmış meğer. Çocukların ölmesine üzülüp üzülmeme kararı da din, siyaset, inanç ve kültür, mezhep vb gibi bir dizi kritere bağlıymış. Ve ben bunlardan sadece bazılarına üzülüp diğerlerine ses etmiyormuşum. Büyürken en yakınımda olan insanların bir bildiği olsa gerek. Yanılıyor olamazlar ya. Demek ben pis, ayrımcı, iğrenç bir insanım.
Seçenekler hep iki aslında. Seçmek lazım birini. Ama dedim ya ayarsızım işte. Mesela benim kıyafetime dekolteme kimse karışamaz, Allah’la arama niye giriyorsun diye bas bas bağırıp, türbanlı ama vücut hatları görünüyor diye 3/5 resim paylaşıp bununla mı gireceksin cennete diye ahkam kesemiyorum. Halbuki ne kolay. Çok da beğeni paylaşım alır. Beni yargılama deyip, en kesin hatlarla diğerini yargılamak çok moda.
Ama ucunu göremiyorum işte. Ayara gelicem de karar veremedim. Gündem, güç odakları, yandaşlar çok hızlı değişiyor memlekette. Kimden yana olsam ki?
Mesela şorttan vazgeçip ayak bileğine gelsem, türbanı var, yetmeyeceği birkaç sene sonra çarşafı var, kabullenip yürü ya kulum dersek takva ölçümlerine göre sınıflama var, renk seçimleri var. Var da var.
Yok diğer tarafta olayım desen kıyafeti veya inancından dolayı “onlar” diye etiketleyip gömme yeteneğine sahip olma gerekliliği var.
Ayarı bulmam lazım da bende kafa bi dünya. Soru sormayı bırakırsam iş kolaylaşacak. Yüreğimin ya da beynimin beni götürdüğü yere değil uydu alıcı/vericisinin beni götürdüğü yere gitmek en acısızı sanırım.
Yine gelmeye başladı sorular, kumandanın etkisi geçmeye başladı galiba. Sağlıcakla kal okur, bana müsaade. Ben şu kumandadan bir doz daha alayım. “KIYMETLİMİSSSSSSSS”……