Kuytu Köşe Sevgililerim
Aşkı hep çok sevdim. Sevmeyi çok sevdim, en çok da sevilmeyi.
Ama en çok seni sevdim. İkisi bir arada kahve gibisin. Her şeye hazırlıklı olacak kadar güçlü ve ayık, sevişecek kadar yumuşacık ediyorsun ya kalbimi. Tıpkı ikisi bir arada kahve gibi.
Aşkı, sevdayı, sevgiyi, filmdeki sevgilileri sevdim. Mesela yağmurda şemsiye altı öpüşmelerini, üşüyünce sırta atılan ceket klişelerini. Mevcut film yoksa parkta, sahilde kuytu köşe sevgililerini seyretmeyi sevdim. El ele tutuşmalarının şeklinden sevdaları etiketlemeyi de sevdim, halen severim.
En büyük aşk bizim gibi el ele dolaşanların mesela. En güzel ceket 18 yıl önceden el sallıyor bana. Kahve-yeşil, her iki tarafında altlı üstlü çift cepli. Altlı üstlü farklı cepte eller. Yine de her nasılsa parmaklar ceplik üzerinden temas ederken nereden geldiğini bilmediğim müzik çalıyor o yetenekli ceket:) Hava buz ama ceket ne hikmetse kulaklarımı bile ısıtıyor.
Sevda ne sıcak, aşk ne sarhoş, sevgi ne hesapsız, ne muhteşem.
Hepsini seviyorum. En çok da seni. Ben seni seviyorum dedikçe kızarıp yutkunmanı ve elimi hafifçe sıkmanı seviyorum. Hani -diyemiyorum, sen anla- utangaçlığını seviyorum.
Aşık olamıyorsa insan aşık olanları seyretmeli, filmleri yaşamalı. Kimsenin yüreği aşksız kurumamalı. Gerçek olan en büyük rüyam, fazlasıyla bana dönen en büyük duam benim sevdam.
Bu kadar övdüm aman haaa… Göz koyana acımam, vururken gözümü bile kırpmam. Arkama dönüp de bakmam.
Anlatabildim umarım. Duymadım görmedim filan anlamam:)
Share this content:
1 yorum